Merhaba Kasım ve Belirleyemediklerimiz
Mutluluğun geniş kapılarında
Hayatın sürgüleri var.*
Yeni ayın ilk günü pazartesiye denk geldi mi, itiraf edin siz de rahatlıyorsunuz. Sanki belirli olanlar yerli yerini buluyor, “olması gereken” oluyor ve biz de buna şahitlik ederek farklı faklı kaygılarımızı adeta takvime devredip rahatlıyoruz. Bu tertip, düzen takıntısından öte bir durum; belirsizliklerle o kadar kuşatılmış haldeyiz ki yaşamda, bir şeyler tam geldi mi insanî bir sevinç duyuyoruz farkında olmadan.
Şeylerin belirli olmasına ihtiyaç duyan da biziz, belirsizliğe tahammülü olmadığı halde bununla yaşamayı öğrenmek zorunda olan da… Belki insanın en mukadder ama en zor yazgısı budur. Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı da insan ve hayatta en belirli şey de bu. Ancak hayatın “nanik yapma” şekillerinden biri olsa gerek, onun da zamanını bilmiyoruz.
Bir baş etme yöntemi olarak da kendimizce belirli alanlar yaratıp böylece gücün bizde olduğunu varsayıp onların içine, bir sırça köşke konuşlanıyoruz. Biz böyle “belirleyen”, özgür ve güçlü olduğumuzu zannederken aslında bu alanlara hapsolduğumuzu bize pandemik şartlar, tokat gibi vurarak hatırlatmadı mı? Hani her şey belirliydi ve kontol-ümüz altındaydı! Her an her şeyin olabileceği tezi beraberinde sonsuz olanak ve ihtimal getirir ve bu, aciz insan için neredeyse çıldırtıcı. Buna benzer ihtimaller ağına düştüğümüz 2020 senesinde ise hepimiz az ya da çok, ruh sağlığımızı yitirmedik mi? Sonra biraz daha belirledik düşmanımızı, belirli alanlarımızın otoritesi altına aldığımızı varsaydık, mecburduk buna. Şimdi ise yine tatlı tatlı uyuşuyoruz, bir başka büyük belirsizliğe kadar. Zira hayatta hepimizin kavgası ayrı büyük zaten, kendi belirsiz canavarlarımızla…
Yaşamda aklı başında ne kadar kalınabilirse o kadar kalmak için, o belirlenmiş veya belirli olduğuna inandığımız (inanmak da bir ihtiyaç) alana muhtacız. Pekala bilsek de aslında hiçbir şeyi önceden bilemeyeceğimizi, insanın bile isteye kabul ettiği sanrısı bu. Mesela yarının salı olduğu belli, belki de sanrıdır, düşünmeli mi? Birileri önceden belirlemiş, şükür! Sanırım belirsizliğe karşı, “inançsızlığı askıya almak”tan başka bir panzehir henüz üretilemedi.
Afiyetli okumalar sevgili Lento-okur!
* Şükrü Erbaş, Bütün Şiirleri 1, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2012, s. 20.
