DEĞİL
Hayatı söylendiği gibi ciddiye almamak veya basit yaşamak mümkün mü acaba? Sık sık bu konuyu düşünmeme sebep olacak şeyler yaşıyorum ki normal olan da bu, sanırım. Hem inanılmaz derecede heyecan verici ve güzel olan, hem de korkunçluklarla dolu ve rezalet şeyleri barındıran bir şeyin içinde yaşıyoruz.
Bilmiyorum ne yapmalı, nasıl anlamalı, nereden bakmalı, ne için uğraşmalı. Zaten şu anda -az evvel yazmaya karar verdikten sonra- başından kalktığım -neden yaptıysam- ve sonrasında unuttuğum cümleme üzülüyorum. Her biri mühim çünkü, benim için bir şeyler ifade ediyor. Neyse.
Etkisinde kaldığım sayısız şey varken kendi fikrimi nasıl kesin şekilde bulabilir veya bunun benim için doğru, akla uygun olduğunu iddia edebilirim? İçinde bulunduğum çağın hızına ve kalabalığına maruz kalırken kovaladığım, kaçtığım, yetişmeye/yok etmeye çalıştığım onca şeyin arasında ya da etrafında, hiç yoksa yakınlarında savrulup dururken yere sağlam basıp "Evet, şu şudur!" diyebilmek nasıl mümkün olsun ki…
İnandıklarım bile kendi içlerinde şiddetle çatışırken, hangi birinin neresinden tutup da bağlanacağımı nereden bileyim. Yahut kendimce büyük gördüğüm hemfikir olmaların esasen ne kadar ufak olduklarını ve bana rahatlamış iyi hissettiren o sözcüklerle-cümlelerin, aslında yanılsama olduklarını fark etmemin tatsızlığını nasıl tarif edeyim.
Herkes hem bu kadar aynı hem de bir o kadar farklı, eşsizken, her biri birbirinden farklı yüz binlerce kötülüğün, çirkinliğin karşısında, neyi nasıl yapacağıma karar vermek hayli zor. Öğrenmek istediklerimin handikapları, aklımızın sınırları ve hayat şartları derken düştüğümüz, düşüp kaldığımız çukurun içinde ne yapacağını bilmez halde oradan oraya dolaşmanın neye faydası var. Üstelik o çukurların, kimileri için saray olduğunu bilmenin doğurduğu sancılar ve akabinde gelen pişmanlıklar, sorumluluk hissedilen şeyler de daima peşimizde.
Aklıma geldi, dünyayı ele geçirenler uydurma tırışka meslekler mi, yoksa bunlar sahiden işe yarar, "gerçek", “etkili, iyileştirici" eylemler ve yöntemler mi? Meditasyon yap, içsel yolculuğuna çık ve kötü her şeyle mücadele etme gücüne sahip ol, binlerce bitkiyi taşı enerjiyi araştır ve kendine cadı, cart curt uzmanı vs. diyen kişilerin peşinden git, telkin yöntemleri, bilmem ne eğitimleri ve en dandiğinden -iki üç seans- kişi ya da kurumla geçirilen vakitten sonra, işin ehli belgesi/unvanı verilen şeylerin erbabı ol… N'oluyo, hayırdır, nereye gidiyoruz!
Herkesin algı dünyası farklı olmasına rağmen, aynı gerçeklikte yaşadığımızı neden inkâr ediyoruz? Aynı sokaklarda yürüyüp aynı yerleri gezerken, aynı şeyleri görürken neden birileri yalan yanlış bilgiler ya da zırvalar eşliğinde gülüşler saçıyor ekranlara? Neden tek yaptığı saatlerce ekran başında vakit geçirip “tüketmek” olanlar ve onlara bu içeriği sağlayan, normalde yapmayacağı şeyleri kamera yani para için yapan, iş yaptığını sanırken günlük yaşamını en ortasından baltalayıp her şeyi çatırdatan ve bir süre sonra her şeyden uzaklaşan, benliğinden uzakta kaybolan bu kadar çok insan var?
Üretmek çok mu zor, bir yerden başlamak gerekmez mi? Hep başkaları yapsın biz izleyelim mi? Şahit olmanın hissi bizzat dahil olmayla hiç yarışabilir mi? Herkes farklıdır ama herkes aslında aynıdır. Her şey çok basit ve karmaşık. Her şey mümkün ve tabii ki imkânsız. Her şey çok kötü, aynı zamanda harika. Sonsuz şekilde visa versa.1 Kıyamete ne zaman kavuşacağız acaba…
1 vice versa: Karşılıklı.
