top of page
Yazı: Blog2 Post

Bir Gecelik Mutluluk

Hey sen! Sana o kadar tahammül edemiyorum ki, anlattıklarını daha fazla dinlememek için kendimi daha gariban hissettiğim sokaklara atıyorum. Tahammülsüzlüğümün nedeni senin mutlu olman, benim ise öylesine bir mutsuz.. Üstelik dişinin arasına sıkışmış geceden kalma bir mutluluk parçası görüyorum. Parlıyor, gözümü alıyor, bana iki saniye içinde hayaller kurduruyor. Kendi yakamı çekiştirip, şanssızlığa lanet okuyup, uzaklaşmak istiyorum. Ne haldeyim görüyorsun. Sendeki bu rahat tavırlar beni sinir ediyor. Nedir bunun adı? Mutluluk sakinliği mi? Kendine bir içki doldurup gözlerin kısık bir şekilde, 'hiç değişmeyeceksin, değil mi,.' diyorsun. Oysa ki mutlu olmak için neler yapmadım ki... Kendimi olduğumdan daha farklı göstermek için yaptığım tüm numaralar beni bataklıkta koşan bir soytarı durumuna düşürdü. Evet, ulaşamayacağım bir çok kadının çantasına tutunup savrulduğum doğru, daha da kötüsü takım elbise kiralayıp karşılarına çıktığımda beni garson zannedip hesap istemeleri.. Ah, neyin hesabı bu? Mutlu olmak için daha ne kadar bedel ödemem gerekiyor? Hey dostum! Biliyorum sana da fazla miktarda borcum var biliyorum. Karşında o kadar utanıyorum ki, yüzüne bakamadığımdan kendimi kumar makinelerinde avutuyorum. Anla beni, mutluluk o yeşil kağıt parçalarında.. Cebinde ne kadar fazla varsa, yüzün o kadar gülüyor. Kendimi belki bu şekilde insanlara sevdirebilirim. Kendine ikinci içkiyi koyup, pencereden uzaklara bakar halde, 'zengin bir adamım, ama düşündüğün gibi mutlu biri değilim' diyorsun. Hadi oradan, ne yaparsan yap ama bana yalan söyleme. Oysa ki, mutlu olman için nelerin yok ki.. Hangi partiye gitsen gözler senin üzerinde, insanlar senin yanına gelip gülümsüyor, gözlerinin içine bakıyorlar. Şimdi bana bunların hepsinin önemsiz olduğunu, aslında mutsuz olduğunu mu söylüyorsun.. Sen de mutlu değilsen o zaman mutlu olan kim? Hepsi palavra! Yoksa beni kendince avutmaya mı çalışıyorsun? Şimdi kapını sertçe vurup çıkacağım. Yanlış anlama, mutsuzluk bana kendimi kaybettiriyor. Burada kalıp eşinin dostunun yanında dert yanmak isterdim, fakat dökecek göz yaşım kalmadığı için kimseyi inandıramaz hale geldim. Bir kadeh daha içki (o koca şişeyi ne ara bitirdiysen) koyamıyorsun. Dönüp bana, 'söylediklerim gerçek!' diyorsun. İyice sinirleniyorum. Ellerimi sıkıyorum, yüzümde görünüp kaybolan bir tik... Mutluluk denen şey gerçek değil mi yani?
66 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page