Bahar Gibi
Ve aynı çukura tükürmekti vişne çekirdeğini...
Görür müyüz filizini deyip,
Bakışıp ömürlük,
Baharı beklemekti…
İnanmaktı birazı
Ve birazı sabır...
Öyle derviş gibi değil ha
İpek şalın boynundan kayışı gibi...
Sırra kadem basıp,
Viran köylerde gecelemek gibi...
Vadiden esen bu kekik yeşili rüzgârın
Ensene kondurduğu isyankâr
Ve arsız busesi gibi...
Kaygısız, korkmadan
Gözlerinin çeliğine çifte su döküp,
Tek tavına hiç bakmamak gibi...
Ama işte burası,
Tam burası
En güzel yeriydi,
Leylekleri selamlayan gökyüzünün...
Ebemkuşağından bir,
Senden iki adım öndeydi.
Hep komodinin üstünde,
Sol yanın tam altındaydı...
Bazen tozlanırdı altı,
Bi' süpürge tutardık, hepsi giderdi...
Geçer, giderdi…
Gözlerinin mavisinden,
Saçlarımın grisinden geçerdi.
Vadinin sarısından,
Salkım Hanım'ın morundan geçerdi de,
Bir gönülden geçmezdi...
Seversin ya defneyi, biberiyeyi...
Sabah erkenden karışmayı,
Lavantaların ortancaların arasına...
Parmaklarına takılmış ilk sigarayla...
Çiy düşmüş başlarını okşayıp, aferin der gibi...
Baş parmaklarınla göz yaşlarını silip,
Yeniyetmeliklerini yüreklendirir gibi...
Tek tek, ayırmadan
Hepsine sevdalı,
Ama en karasını,
En delisini bana saklar gibi…
Ben de severim...
Menzilim…
Yurdum...
Yoldaşım...
Geçene kadar buradayım...
Gidene kadar buradayım...
Bin yıldır buradayım...
Elim, emeğim, alın terim...
Yıl saymam, iz sürerim...
Ne ki, nicesi olsun?
Neyse o olsun.
Umurlu olsun, umarsız olsun...
İsterse onursuz olsun...
Olsun da görelim be...