top of page

Hayalgüzü

Koşar adım yetişmeye çalıştığım, Ama bir solukla hep kaçırdığım, Ömürlük bir sevda gibiydi, Ömrü senden kısa olmasın, Bu çağ... Son dersten erken çıkıp, Yine de yetişemediğim, Kadıköy’e varayazdığım trendi... Gar’ı, paşası kendinden afili, Kaderi benzemesin, Bu çağ... Dört nala duvara çarptığım, Ama yine ölmediğim, İçi benden de çürük, yalanlarım gibiydi... Yolu bahtı açık olsun, Bu çağ... Geldi yanıma, Anlattı da anlattı... Vapurda her evin ihtiyacını satarak, Evinin ihtiyaçlarını karşılayan, Ve istekleri, ihtiyaçlarıyla kanlı bıçaklı... Bu çağ... Göğsüne attı sonra elini, Kalbini de satacak herhalde dedim... Tazecikti onun kolları, dalları, Belliydi, mesken tutmuştu artık buraları... Domur domur alnı ter aceleden, Umut umut boğazı kabardı telaşeden, Bir nefes, bir es bile vermeden, Peşi sıra anlattı elini attığı göğsünden... Demek ki öylesi inanmış, Öylesi içine sinmişti çıkardığı her şey, Heybesinden... Bizim evvelde gördüğümüz, Öncesi olan ne varsa, Artık ötesinden... Herkes yoklasın şimdi ceplerini... Her şeyi X 1.75 hızla göz’leyip, X1 ile yaşamak, Biz eski mülksüzlerin tek yeni mümkünleri... E hoş bulduk o halde... Sanki artık hepimiz biraz, Hayalgüzünden...

Hayalgüzü
bottom of page